Saturday 5 November 2011

Proje Bitimi

Evet, geldik artık sonuna projenin.. Çok büyük bir aksilik çıkmadığı sürece 2 hafta içinde artık teslimi yapabileceğimizi düşünüyorum. Yine bir bilinmezlik... Bir belirsizlik... Ne yapacağım belli değil.. Bana söylenen birşey de yok. Gerçi ben de çok detaylı konuşmadım hani. Benim hatam...
Niye bilmiyorum habire herşeyde de kendimde hata bulma konusunda çok üstün bir performans sergiliyorum. Bu kadar da acımasız olunmaz ki! Tek yolu insanın kendini sevmemesidir sanırım bu kadar acımasız olması insanın kendisine karşı. Ya da tam tersine, kendisini çok sevmesi ve belki de mükemmeliyetçi olması. Kim bilir?
Konu yine dağılıyor. Ne diyordum? Ha, evet.. belirsizlik diyordum. Yine bir belirsizliğin içine giriyorum. Gerçi bu seferki biraz daha karmaşık. Firmam benim ayrılmamı istemiyor. Bir sonraki otopark projesini de bana yaptırma planları var. Peki bir sonrakini ben yapacaksam bu arada geçeceğini öngördüğüm 6 aylık süreçte ne gibi görev ve sorumluluklar bana verilecek? En önemli konu da bu aslında. Yurtdışına, Dubai ya da Kaliningrad'a gidip oradakilerle bir süre çalışsam aslında en güzeli olacak gibi. Söylesem mi, teklif etsem mi diye kafamda düşünmekteyim halen daha. Acaba?
Belki de iyi olacak.
Bu yaşa geldikten sonra biraz daha net olmak lazım. Biraz daha ayaklarımın yere basması lazım. Biraz daha ne istediğimi bilmem lazım.
Gerçi ben biliyorum ne istediğimi. Yurtdışında yaşamak. Şimdilik. Sonrasında bakalım neler olacak.
Yine ana konuya dönecek olursak, bu projenin bir ayrı önemi de teslimini yaptığım ilk proje olacak olması. Dubai'de yaptığım, çalıştığım 3 projede de teslimi yapamadım. Sürekli bir sonraki şantiyeye gönderildiğim için aynı projeyi bitirme ve son işlerini halletmeyi yapamadım. Bu çok kötü birşey oldu benim açımdan. Her ne kadar diğer projelerde biraz gördümse de yine de daha iyi de olabilirdim. İyice öğrenebilirdim herşeyi orada uygulamalar yapılırken.
Bir dahakine diyelim artık. Geçen geçti, artık yenisine bakmak lazım. Aynı hataları tekrar etmeden, sürekli gelişerek, geliştirerek...
Güzel bir bayram olsun..

Tuesday 24 May 2011

Hayat ve Hedefler

Hayatta hedefler koymak lazım kendine. Çok öyle büyük olması gerekmiyor her zaman. Ama koymak lazım hedefini. Hedefini bilmeyen bir ok nereye gidebilir? Hiçbir yere? Yoksa her yere?
Hiçbir yere gidemez hedefini bilmeyen ok. Rüzgar kendini nereye sürüklerse oraya gider işte..
Üniversiteye hazırlandığım dönemdi. Ilk ÖSS'ye girecektim. Sınav sistemi yine değişmişti ve ilk deneklerinden biriydim. Dersanede hocalarla konuşuyorduk sürekli. Bir hocamız hedeflediğimiz net sayısını sormuştu. Bazıları 60, bazıları 70, bazıları ise 80 net demişti. 90 soru vardı halbuki sınavda. Sayısal bölüm için yani. Sözelde de aynı sayıda soru vardı. 'Hedefiniz tüm soruları doğru yanıtlamak olsun' demişti hocamız. Çünkü toplamdaki 180 soruyu hedefleyip sonrasında 160 bile yapsak bu bir başarıydı. Tamamını çıkarmak tabii ki zordu. Ama 160 hedeflediğimizde illaki bundan biraz daha aşağıda gelecekti. Ve belki de tam performans gösterememiş olacaktık. Bu yüzden de tamamını yapmak ana hedefti. Uyguladım da bunu sınavda. Gayet iyi oldu. Belki hepsini yapamadım soruların ama en azından istediğim yerlerden birine girecek kadar çıkarmıştım.
Geçenlerde de izlediğim fotoğraf eğitimi videosunda da geçiyordu. Fotoğraf çekerken kendinize hedefler koyun diyordu. Hayatta da öyle. 'Yıldızları hedef alın kendinize, aya ulaşmak bile iyi gelir o zaman' diyordu.
Ben de bu yazıyı bu yüzden yazmak istedim. Hedef koymanın önemli olduğunu anlatmak için hayatta. Seneler önce, üniversitede okurken belirlediğim bazı hedeflerim vardı. Yüksek lisans yapmak dışında hemen hepsini gerçekleştirdim. Son yaklaşık 2 senedir ise garip bir hal içindeyim. Hiçbir şey yapmak istemiyor gibiyim. Sanırım nedeni bu hedefsizlikten kaynaklanıyor. Hedefler koymam lazım kendime. Yeni hedefler. Geleceğe yönelik hedefler.
Yalnız hedef koyarken en önemli konu hedeflerin ayaklarının yere basması sanırım. Çok uçuk hayaller sonuçta hayal kırıklığına götürebilir çünkü. Belirli bir dönem için hedef koymak lazım bir de. Başlangıcı ve bitişi, çok keskin sınırlar içinde olmasa da, belli olan hedefler. Ondan sonrası kolay. Tek yapılması gereken, o hedef için elimizden geleni ardımıza koymamak. Tüm gücümüzle çalışmak hedefimize ulaşmak için. Şimdi güç deyince aklıma geldi. Sanırım eksikliğini hissettiğim diğer bir şey de güç. Çok güçsüz hissediyorum kendimi. Her konuda. Bir de azim eksikliği var. Adım Azem. Yani azimli, güçlü, azmeden, tuttuğunu koparan... Peki niye azim yok. Cevap basit: Hedef yok da ondan.
Hadi bakalım, yeni hedefler koymaya. Bunları açıklamak, başkalarına ya da yakınlara, çok da gerekli değil. Hatta kendime saklamak sanırım en iyisi. Ama hedefleri belirlemek lazım. Sonra da uygulamaya geçmek.
Bir konu daha var. Geçenlerde izlediğim How I Met Your Mother dizisinde Marshall kendi geleceğine mektup yazmıştı. 30 yaşındaki Marshall'a. Belki çoğu şeyi yapamamamıştı ama en azından önünü görmesi açısından önemliydi. Benim de şimdi yapacağım şey bu işte. Kendime mektup yazmak ve gelecek planı oluşturmak.